ATATÜRK, BİR TEK DALI KESTİRMEDİ, ONUN YERİNE KÖŞKÜ TAŞITTI. BİR DE BAKTIK KÖŞK YÜRÜMÜŞ. Hükümetin bundan haberi var mı ola!… YÜRÜYEN KÖŞK
ATATÜRK, BİR TEK DALI KESTİRMEDİ, ONUN YERİNE KÖŞKÜ TAŞITTI. BİR DE BAKTIK KÖŞK YÜRÜMÜŞ. Hükümetin bundan haberi var mı ola!… YÜRÜYEN KÖŞK

Gazi ilk kez Yalova’ya  19 Ağustos 1929 tarihinde, Ertuğrul yatıyla  geldi. Beraberinde İçişleri Bakanı Şükrü Kaya, Özel Kalem Müdürü Tevfik Bey, Başyaver Rusuhi Bey, Kılıç Ali Bey ve Salih Bozok Bey bulunmaktaydı.

İskele önünde toplanan Yalovalılar büyük sevgi gösterilerinde bulundular.

Daha sonra Atatürk, beraberindekilerle Kaplıcalara gitti ve buradaki göçmenlerin sorunlarını dinledi, gereken talimatlarını verdi ve saat 20.00’de İstanbul’a döndü. Rumeli’den gelen göçmen hemşerilerini yerleştireceği yeri bizzat araştırıyor, konuyla çok yakından ilgileniyordu.

O günlerde Yalova sıtma yatağı gibiydi.  İki gün sonra Atatürk 21 Ağustos 1929’da tekrar Yalova’ya gelmek üzere Ertuğrul Yatı’yla Marmara’ya açılmıştı. Yalova’ya yaklaşırken sahili seyrediyordu. Birden onu gördü

Ulu bir çınar ağacını.

Yat durduruldu ve teknesiyle karaya çıkıldı. Atatürk bu muhteşem çınarı yakından inceledi, kim bilir nelere tanık olmuş o koca gövdeyi eliyle gözüyle okşadı, gölgesinde dinlendi ve arada bir geldiğinde, gölgesinde oturup bir kahve içmek için bu çınarın yakınına küçük bir kır evi yapılmasını emretti.

Yapılan bir kır eviydi, biz ona “köşk” dedik.

Daha  sonra Mudanya üzerinden Bursa’ya gitti.

Ertesi gün tekrar Bursa’dan Yalova’ya gelip İstanbul’a geçti. (22 Ağustos 1929).

Atatürk, Türk tarımına katkıda bulunmak üzere, kendi parasıyla birçok yerde örnek çiftlikler kurmak, sonra da bu çiftlikleri millete bağışlamak istiyordu. Uygun yer arıyordu.

Yalova’yı çok sevmişti.

Doktorlar, Yalova’nın deniz havasının kendi sağlığı için de yararlı olacağını söylemişlerdi. Yalova’da çiftlik kurmaya karar verdi. “Millet Çiftliği” ve “Baltacı Çiftliği” Yalova’da böylece kuruldu.

Atatürk Millet Çiftliği’nin kurulacağı arazi içindeki bahçeleri satın alarak, çiftliğin kuruluşuna geçerken, köşkün yapımına da hemen başlandı.    (21 Ağustos 1929)

Bu köşkün yapımı 12 Eylül 1929 tarihinde ve 22 gün içinde  tamamlanmıştı.

Olay 13 Eylül 1929 tarihli Cumhuriyet Gazetesi’ndeki haberle kamuoyuna duyurulmuştu.

Bu arada da Atatürk, pek çok kez Yalova’ya gelip gitmişti.

Gerçekten de:

24 Ağustos günü Atatürk İstanbul’dan Yalova’ya geldi.

25/26 Ağustos günü Yalova’dan İstanbul’a döndü.

28 Ağustos’ta tekrar Yalova’dadır ve aynı gece İstanbul’a dönmüştür.

03 Eylül’de Tekrar Yalova’ya gelecek, aynı akşam yeniden İstanbul’a dönecektir.

Bütün bu “git-gel”lerin bir tek nedeni vardı: Çiftlikler için yer bakımı, satın alınacak bahçelerin tespiti, göçmenlerin yerleştirileceği alanların tetkiki…Bunlarla uğraşıyordu…

Atatürk, köşkün yapımının bittiği 12 Eylül 1929 günü yeniden Yalova’ya geldi, çiftliğin kuruluş formalitelerini tamamladı ve döndü. 8 Aralık 1929’da Atatürk tekrar Yalova’dadır.

Yeniden Yalova’ya gelişi 17 Haziran 1930’dur. O tarihte Köşk’ün iç donanımı için çalışılmaktadır. Fakat bitişikteki çınar ağacı bu zaman zarfında iyice serpilmiş ve büyük bir dalı köşkün çatısı için özellikle rüzgârlı havalarda  tehlike arz etmeye başlamıştır.

Çalışanlar bu dalı göstererek, kesilmesi için Atatürk’ten izin isterler.

Kaşları çatılmıştır:

“Hayır! Dal kesilmeyecek, köşkün yeri değişecek!…”

Köşk ahşaptı, önemli bir yapı değildi, kolayca üç hafta içinde bir diğeri 10 metre ileriye yeniden yapılabilirdi.

Ama hayır!.. Burada verilmek istenen mesaj elbette başkaydı.

Atatürk evvela;

“doğaya saygı” demek istiyordu.

“Global ölçekte doğaya saygısız” bir dünyada yaşıyoruz!..

Global ısınma bunun en yalın kanıtı.

Atatürk, “…ev yapmak için ağacı kesme!…”demek istiyordu.

Oysa  biz villalar yapmak için, değil ağaç, ormanları kesiyoruz; arsa üretmek için ormanları yakıyoruz.

Atatürk, “ağaç yeşildir, yeşillik hayatın ta kendisidir” diyordu.

Faruk Nafiz Çamlıbel’in şu şiirini Sofra’dan eksik etmiyor, ezbere söylüyordu:

“Yeşil hem de!

Ben bu rengi taşırım her zaman can köşemde,

Yeşilde ne arar da bulamaz insanoğlu?

Yeşil bu…varlık dolu, gök dolu, umman dolu, umman dolu!

Meyve veren ağaçlar, bu çini rengindedir,

Bu çini rengindedir bahar, deniz, kır, orman,

Bana Tanrı’m gözükür yeşil dediğim zaman!…” 

Köşkün yerini değiştirme görevi İstanbul Belediyesi’ne verildi.

Belediye Fen İşleri Müdürü Yusuf Ziya (Erdem) Bey ve onun direktifiyle de Fen İşleri Yollar Köprüler Başmühendisi Ali Galip (Anlar) Bey, teknik bir kadroyla Yalova’ya gelip çalışmaya başladılar.

Önce, bina çevresindeki toprak büyük bir dikkatle kazılarak, temel seviyesine inildi.

İstanbul’dan getirtilen tramvay rayları temele yerleştirildi.

Santim santim yapılan çalışmalar sonunda, bina temelin altına sokulan raylar üzerine oturtuldu.

İstanbul Belediyesi Fen İşleri 7 Ağustos 1930 Perşembe günü Yalova’ya bir gezi düzenledi. Şehir Hatlarının bir vapuru tahsis edildi. Böylece köşkün yürütülme çalışması İstanbul’daki tüm mühendislerin önünde yapıldı.

Yürütme çalışması 8 Ağustos 1930 Cuma günü öğleden sonra saat 15.00’te başladı. Bu çalışmayı Atatürk, kız kardeşi Makbule (Atadan) Hanım, İstanbul Vali Vekili Muhittin (Üstündağ) Bey, Fen İşleri Müdürü Yusuf Ziya Bey ve İstanbul’dan gelen mimar ve mühendislerle birlikte izlediler

Köşkün yürütülme işlemi iki aşamada yapıldı:

8 Ağustos 1930 Cuma günü, öncelikle yapının teras bölümü (toplantı salonu olarak kullanılan, üç yanı camlı bölme) kaydırıldı.

Diğer iki gün içinde de, ana bölmenin raylar üzerinde kaydırılma işlemi tamamlandı ve bina beş metre kadar doğuya kaydırıldı.

BÖYLECE KÖŞK YIKILMAKTAN, AĞAÇ KESİLMEKTEN KURTULDU.

PEKİ, YA BİZLER!…

ALMAMIZ GEREKEN DERSİ ALDIK MI?

ÖYLEYSE BU TAKSİM’DE OLUP BİTENLER NE?

O’NU HERGÜN DAHA ÇOK ÖZLÜYORUZ…

                                                      

Orhan Çekiç